Çocukluğumuzda “bana kalbin kadar temiz bu sayfayı ayırdığın için…” başlayan yazılar çiziktirdiğimiz “hatıra defterleri” ve utana sıkıla cevapladığımız, çoğu zaman da sorularını açıklıkla yanıtlayamadığımız “anket defterleri” miz olurdu. Meğer bu anketin mucidi Proust imiş. Bir arkadaş sosyal medyada paylaşınca öğrendim.
Fransız romancı Marcel Proust (1871-1922) 13 yaşındayken bir ‘hatıra defteri’ alıp, içindeki İngilizce soruları cevaplayarak arkadaşı küçük Antoinette Faure’a doğum günü armağanı olarak verir, benzer bir anketi, 20 yaşındayken tekrar cevaplar. Bu iki anket, o öldükten birkaç yıl sonra yayınlanır, soruların çoğu zaten aynıdır; adı ‘Proust anketi’ ne dönüşür ve meşhur olur…
Çocuksu, naif, ama tuhaf bir şekilde cevaplayanın iç dünyasını yansıtacak sorulardan oluşan bu ankettir bu.
Marcel Proust’un bazı cevapları:
Sizi en çok üzecek olay: Annemi ve anneannemi hiç tanımamış olmak.
En sevdiğiniz erdem: Belli bir cemaate ait olmayan, evrensel olanlar.
Yapmaktan en mutlu olduğunuz iş: Sevmek.
Kendinizde gördüğünüz en temel eksiklik: Bilmemek, ‘isteyememek’.
Bizdeki bazı yazarlara da uygulamış bu anketi bir sanat dergisi. Yazarlara uygulandığında, cevaplar yaratıcı ve ilginç oluyor. Ben de o cevapların içinden bir seçki yaptım…
Ahmet Ümit:
Sizi en çok üzecek olay: Sevdiklerimin ölümü.
Yaşayabileceğiniz en mutlu an: Ölmüş babamın yeniden hayata dönmesi. Onunla yeniden sohbet edebilmek…
Elif Şafak:
Nerede yaşamak isterdiniz? Yollarda, sürekli göç halinde.
Yaşayabileceğiniz en mutlu an: Henüz yaşamadım.
Nasıl ölmek isterdiniz? Donarak.
Hayattaki sloganınız: Daha fazla kaos lütfen!
Selim İleri:
En sevdiğiniz kadın karakter: Anna Karenina ve Çehov’un bütün oyun kişileri.
Tarihteki favori kahramanlarınız: Hipokrat.
Gerçek hayattaki favori kadın kahramanınız: Türkan Şoray.
Tuna Kiremitçi:
Tarihteki favori kahramanınız: Gazi Mustafa Kemal.
Gerçek hayattaki favori kadın kahramanınız: Prof. Dr. Türkan Saylan.
Hilmi Yavuz:
Sizi en çok üzecek olay: Oğullarım Ali Hikmet ve Ömer Emre’nin başına kötü bir şey gelmesi.
Nerede yaşamak isterdiniz? Hayatımı dörde bölerdim ben. 3 ay Bodrum’da (ağustos, eylül, ekim.) 3 ay Berlin’de (kasım, aralık, ocak.) Üç ay Paris’te (şubat, mart, nisan.) Üç ay ise İstanbul’da (mayıs, haziran, temmuz.)
Latife Tekin:
Yaşayabileceğiniz en mutlu an: Askerlerin işgal ettikleri yerlerden kaçarak gittiklerini gördüğüm an.
Kimin yerinde olmak istersiniz? Bazen kızımın ve oğlumun.
En çok isteyeceğiniz özellik: Adnan Berk’in sözü: ‘Bir insan ancak müzisyen olamamışsa başka bir şey olur.’
Hayattaki sloganınız: İstersem üşürüm, istersem üşümem...
Buket Uzuner:
Sizi en çok üzecek olay: Evlat acısı.
En sevdiğiniz renk: Mavi mavi mavi!
Murathan Mungan:
Anketler kasar beni. Renklerin, çiçeklerin, kuşların kendilerini bilmesem de, adlarını severim. Çünkü bir şair ve yazar olarak, kelimeleri severim. Yelkovan kuşunu görsem tanımam ama adını severim. Petrol yeşilini de kendini tanımazken, adını sevmiştim…
Çocuklar -sürekli test çözmek yerine- yeniden “hatıra defteri ve anket defteri” tutmaya başlasalar, güzel olmaz mıydı, diye düşünmeden edemiyorum…